Kadınlar günü, Femen, Sivas davası, 4+4+4, Hakan Fidan, Özel yetkili mahkemeler, 11 kişinin yanarak ölmesi, Cem Yılmaz'ın evlenmesi, Yetenek Sizsiniz Finali, Galatasaray-Fenerbahçe....
Sadece son 1-2 günün gündeminden bazı başlıklar.. Sorun basit; ülke içinde hemen herşey gündemin ilk sırasına yerleşip dünyadan bihaber yaşamamıza yada ülke adına daha önemli olaylardan uzak kalmamıza neden olabiliyor.
Geçenlerde Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun eski Eşbaşkanı Joost Lagendijk de gündemin hızlı şekilde değişmesinden yakınmış ve 'Türk olsam delirirdim ' ifadesini kullanmıştı. Yine Türkçe'sinin iyi olmadığı için gündemi biraz geriden takip ettiğini ve bu yüzden şanslı olduğunu söylüyordu.
Gelelim asıl meseleye..Abant'da toplanan her kesimden temsilci (iktidar, muhalefet, hukukçular, gazeteciler..) 3 gün boyunca yeni anayasayı tartıştı. Gündemin popüler konuları arasında yer almasa da, toplantı Nisanla birlikte başlaması planlanan anayasa süreci için oldukça önemli.
İlk olarak şunu belirtelim ki 1982 anayasası bir darbe ürünü olmasına rağmen ardından yapılan çok sayıda değişiklikle bugünkü halini aldı. Bir çok madde değişti, bir çok konu yeniden düzenlendi. Ancak yeni anayasa şart. Çünkü 1982 anayasası ne kadar değişse de 'darbelerle' birlikte anılıyor. Toplumun büyük kısmında yoğun bir 'sivil anayasa' isteği var ki bu çok meşru bir hak. En önemlisi de tüm yeniliklere rağmen 82 anayasası toplumun ihtiyaçlarını karşılayamıyor.
Ak parti seçim kampanyaları sırasında sık sık yeni anayasaya vurgu yapmışken, süreç daha da ertelenemez. Bu yüzden uzlaşmacı davranacaktır. Muhalefet de anayasa sürecine katkıda bulunup üzerlerindeki 'sadece muhalefet' etiketinden kurtulmak isteyeceklerdir. Kaldı ki çok tartışılan maddelerde AK Parti, MHP ve BDP 'yle bile ortak hareket edebilir. Son çare olarak da 'referandum' kozunu kullanabilirler. CHP bu riske girmeyecektir. Zaten Abant Platformu'nda da uzlaşmacı bir havanın hakim olduğu söyleniyor. (4+4+4 teklifi yasalaşırken ortaya çıkan görüntülerin tekrarı süreci daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir.)
Zaten iktidarla muhalefet arasındaki en önemli fikir ayrılıkları 2010 referandumuyla birlikte ortadan kalktı. Bu konular yeniden tartışılmayacağı için daha hızlı ilerleme sağlanabilir.
Recep Tayyip E. katılımcı ve genele hitap eden bir anayasa istiyor. Bir çok sivil toplum kuruluşunun, TÜSİAD'ın, Ermeni cemaatlerin yeni anayasa üzerine düşünceleri, istekleri alındı ve şimdi değerlendiriliyor.
Gelelim anayasa yapımında en çok tartışılacak konulara;
Anayasanın değiştirilemez maddeleri
Hatta değiştirilmesi teklif bile edilemeyen maddeler..Her türlü düşünce konuşulmalı, tartışılmalıdır. Ama ilk 3 madde ve bu maddeleri garantiye alan 4. madde kalmalıdır ve kalacaktır da bence.
Anadilde eğitim
Eğitimle ilgili konuları çok tartışıyoruz bu günlerde. Anadilde eğitim konusu için anayasa değişikliği şart mı, yoksa kanunlarla bu konu düzenlenebilir mi tartışması yapılacaktır. Seçmeli olarak, ortaokuldan itibaren Kürtçe dersi konulabilir. Ki zaten iktidar kesiminden son günlerde gelen açıklamalar bunu doğrular nitelikte.
Azınlıklar Meselesi (Temel insan hak ve özgürlükleri)
İlk olarak kimlerin azınlık statüsünde sayılacağı tartışılacaktır. Azınlıkları belirlerken yeni bir kıstas belirleyecek miyiz yoksa yine din üzerinden mi hareket edilecek bu da merak konusu. Azınlık haklarına gelirsek, mesele gruplar üzerinden değil, birey üzerinden çözüme kavuşturulacaktır. İnsan hak ve özgürlüklerinden yola çıkılarak bir yol haritası izlenebilir. Zaten bu dünyanın hemen her yerinde böyle. İnanç özgürlüklerine de yine aynı bakış açısıyla yaklaşabiliriz.
Vatandaşlık tanımı
Vatandaşlık tanımını çözerken genelde 2 yöntem ön plana çıkıyor. (Ermeni cemaatlerinin de istediği gibi) ya anayasada bir vatandaşlık tanımına yer vermeyeceksiniz -ki bu anayasa için olmazsa olmaz değil- ya da Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı kavramını kullanacaksınız. Farklı çözüm yolları da dile getirilebilir ama ben bu 2 yöntemden birinin tercih edileceğini düşünüyorum.
Başkanlık Sistemi
Başbakan gündemimizde yok demişti. Ama mutlaka tartışılacaktır. Yine de bu alanda bir değişiklik çok kolay görünmüyor.
Üniter yapı - Yerel Yönetim
En hassas noktalardan biri. BDP, yerel yönetimlere özerklik üzerinde sık sık açıklamalarda bulunup,kamuoyu desteği sağlamaya çalışıyor. Ancak bu konuda da bir değişiklik söz konusu olmayacaktır.
Yine siyasi partiler ve gazeteci-medya çalışanları için de yeni yasalar gündeme gelecektir.
Yukarda saydığımız bu maddeler ve çok daha fazlası Abant'ta tartışıldı. Kısa zaman içinde bu süreci daha yoğun yaşayacağız.
Umalım ki, toplumun ihtiyaçlarına yanıt vermeyen ve bir darbenin ürünü olan 82 anayasası yerini insan temel hak ve hürriyetlerine yer veren, eşit-özgür bireyler yetiştiren, toplumun tüm kesimlerine hitap eden ve değişen insanın-toplumun ihtiyaçlarını karşılayan bir anayasaya bırakır.
Via: blog.milliyet.com.tr
Short link: Copy - http://whoel.se/~T0mJY$jd