Hollanda'nın sakin ve huzurlu başkenti Amsterdam'da 15-17 Kasım tarihleri arasında dünyanın çeşitli ülkelerinden direnişçilerin katıldığı Küresel İsyanlar (Global Uprisings) toplantısı yapıldı.
Son on yılda gezegenin dört bir yanında baskıcı politikalara karşı ayaklanan örgütlü ve örgütsüz insanlar tecrübelerini heyecanla paylaştılar. Aynı isimli web sitesinin temsilcileri direnişlerin yapıldığı yörelere gidip belgeseller çekmeyi sürdürüyorlar.
Fakat yumuşak bir sonbahar havasının kuşattığı ve birer biblo sevimliliğindeki tarihî binalarla konut olarak kullanılan geniş nehir teknelerinin süslediği şehrin merkezinde direnişten şu anda eser yok.
Her ne kadar ülkenin güvenlik kuvvetleri özellikle göçmenlere karşı sertlikleriyle tanınsa da kanallarla örülü çevre dostu gevşek başkentte insanlar yaya olarak veya bisikletleriyle dolaşırken coffeshop'lardan sızan dumandan azıcık etkilendikleri durumda bile agresyondan çok şefkate meyilli oluyorlar ne de olsa.
Neyse ki Amsterdamlıların imdadına Femen'le Pussy Riot yetişti ve uluslararası belgesel zirvesi sayılan Amsterdam Belgesel Film Festivali IDFA'nın seyircisini salladı.
Ukrayna genelev değil
"Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Ukrayna ekonomik krize düşmüş, halkı sefalete sürüklenmişti. Özellikle 90'lı yıllarda ekmek parası için başka diyarlara göç etmek zorunda kalan birçok kadın fuhşa sürüklenmiş, bu da bazılarınca ülkenin tamamına genelev yakıştırmasının uygun görülmesine sebep olmuştu".
Femen üyelerinden birinin Ukrayna yakın tarihine bakışı bu sözlerle özetleniyor. Ülkede kadınların erkekler tarafından sömürülmesine ve baskı altında tutulmasına karşı bir isyan olarak başlayan feminist hareket Femen'in fertleri mesajlarını tüm dünyaya duyurabilmek için vücutlarını hoyratça kullandılar, memleketleri Ukrayna'nın çıplak kızlarının bedeninin akla fuhşu değil, protestoyu getirmesini istediler. Kendilerine "Sextremist" dediler, göğüslerine mesajlar yazarak kamuya açık alanlarda soyundular, çan kulesine tırmanıp dinî dogmaları yerle bir ettiler, ikiyüzlü topluma haddini bildirdiler.
Femen'in standartlarından çok daha şişman olan bir fertlerini kalabalık bir istasyonun önünde teşhir ederken güvenlik bariyerlerinden kimseyi geçirmedikleri gibi megafonla "Dikkat Dikkat Sex Bombası var " uyarıları yaparak sistemin çeşitli yönleriyle dalga geçtiler.
Fakat hem muhafazakâr halkın hem de güvenlik kuvvetlerinin tepkisini çektiler, tehditlere ve şiddete maruz kaldılar. Arkalarında ataerkil bir zihniyete sahip olduğunu inkâr etmeyen Victor Svatsky'nin olması durumlarındaki paradoksal dinamiği keskinleştirdi; onlara bazen bir patron gibi davranması kullanıldıkları hissine kapılmalarına sebep oldu.
Avustralya yapımı 78 dakikalık Ukrayna Genelev Değil (Ukraine Is Not a Brothel) adlı belgeselin yönetmeni Kitty Green. 26.IDFA'nın dünyadaki çeşitli festivallerden seçme eserlerin gösterildiği bölümünde yer alan hareketli yapımda Müslüman bir ülke olduğundan Femen üyelerinin normalden daha fazla heyecanlandıkları Türkiye ziyaretiyle ilgili sahneler de var.
Pussy Versus Putin
Yönetmen hanesinde Anonymous Anonymous ve Gogol's Wives Productions yazan Putin'e Karşı Pussy' (Pussy Versus Putin) adlı 60 dakikalık yapım ise Rusya'da "dinî nefretin motive ettiği holiganizm" suçlamasıyla ikişer yıllık çalışma kampı cezasına çarptırılan iki Pussy Riot üyesinin macerasına odaklanıyor.
Belgesel, feminist punk müzik grubunun Putin'e karşı sürdürdüğü mücadelenin çeşitli safhalarında, grupla işbirliği içindeki kameramanlarca çekilmiş ayrıntılı görüntülerle dolu.
Seçimlerin şeffaf olmasına yönelik protestoları, başkanın seksist tavrına olan öfkeleri, Madonna'nın davalarına verdiği destek yapımdaki çarpıcı sahnelerden sadece birkaçı.
Moskova'nın merkezî kiliselerinden birinde yaptıkları performans sonrasında, baskıcı rejim dinî muhafazakârlığa sığınarak Pussy Riot üyelerini tutuklamıştı. Engizisyonu hatırlatan tavır ülkedeki muhalifleri iyice ayaklandırmış, tercihlerini hürriyetten yana yapanlarla tutucular arasındaki uçurum iyice açılmıştı. Pussy Riot tüm dünyadan destek almaya devam ediyor…
Böylece IDFA'nın yarışma bölümlerine katılan tüm eserler gibi Putin'e Karşı Pussy'nin de dünya prömiyeri, orta metrajlı belgeseller klasmanında gerçekleşmiş oldu. 25 Kasım günü üçüncü gösterimi yapılan militan tavırlı belgesel, genel olarak soğuk duran festival seyircisi tarafından heyecanla alkışlandı.
Göstericilerin polislerce tartaklanarak sürüklendiği ve rahiplerin üzerlerine zorla kutsal su püskürttüğü sahnelerden epey etkilenmiş olmalıyım, dışarı çıktığımda gördüğüm huzurlu manzara beni yine şaşırttı: beyaz ve gri bulutların arasındaki son mavilik günün bittiğini hatırlatırken zarifçe ışıklandırılmış tarihî bir köprüden kanalın doğusuna geçince gökte parlayan ilk yıldızı fark ettim ve derin bir nefes alarak kuzey rüzgârının serinliğini içime çektim; bisikletli bir baba, arkasından çektiği tekerlekli bir sepete küçük oğlunu oturtmuş, akşam yemeğine yetişmek üzere neşeyle pedal çeviriyordu… (MT/ÇT)
Via: bianet.org
Short link: Copy - http://whoel.se/~arzzk$4U9