Kadın hakları örgütü FEMEN’in Türkiye şubesi kuruluşunun ilk haftası olay yarattı. Twitter hesabından atılan dinle ilgili bir tweet, grubun ilk destekçilerinden üçünün ayrılık kararı almasına neden oldu. Ancak FEMEN’in kurucularından Inna Schevchenko sözlerinin arkasında duruyor: “Din kadınları ezmek için oluşturulan bir düzen.”
Hürriyet gazetesinden Aslı Barış, Ukraynalı ünlü aktivistle Türkiye’de örgütün hareket planını ve kadınların durumunu konuştu..
Örgütün Türkiye ayağının kuruluşu, daha ilk haftadan olaylı oldu. Müslüman bir ülkede, din ile ilgili bir tweet atmak stratejik bir hamle miydi?
- FEMEN ideolojisi çok keskin çizgilerle belirlenmiş bir uluslararası örgüt: Hepimiz olağan babaerkil düzene, bunu devam ettirmek için kurulan siyasi işleyişe ve dinlere karşıyız. Türkiye gibi Müslüman bir ülkeye girdiğimiz zaman da, böyle tepkiler alacağımızın bilincindeydik. Ancak şunu unutmayalım: Amacımız sevilmek değil, protest tavırlarımızla ilgi çekmek. Sadece bu örnekle bile durumun vehameti görülebiliyor. Attığımız bir tweet’le dünya kadar ölüm tehditleri, tecavüz tehditleri, hakaret işittik. Ama FEMEN organizasyonu olarak biz zaten bunlara göğüs gerebilecek nitelikte kadınlarız.
Türkiye’de halihazırda kadın haklarıyla ilgili, çocuk gelinlerden kadın cinayetlerine pek çok sorun var. Neden ilk icraat olarak dinleri hedef aldınız?
- Bu sorduğunuz soru bile tehlikenin boyutlarını göstermiyor mu? Bir kadın olarak siz bile “Neden din?” diyorsunuz... Çünkü din, günümüzde hukukun, anayasanın önüne geçmiş hatta yerine konmuş durumda. Tüm politik ideolojilerin üzerinde tutuluyor günümüzde din. Sanki ahlaki değerler, sadece dinle sınırlı olurmuş gibi davranılıyor. Dinlerin hoşgörüyü ve ahlaklı olmayı yaymak için ortaya konduğu söylenir. Peki, Güntülü gibi FEMEN aktivistlerinin sadece fikrini ortaya koyduğu için aldığı acımasızca tepki ve tehditlerde, ahlak, hoşgörü ve vicdan neresinde? Ki internetten alınan tepkiler, sadece buzdağının görünen küçük bir bölümü… Bu kadınlar aileleri tarafından hakarete uğrayabiliyor, arkadaşlarından, çevrelerinden dışlanabiliyor çoğu zaman. Neden? Sadece göğüslerini açarak, bedenlerinin bir nesne olarak görülmesini protesto ettikleri için. Kadınlardan zaman içinde alınan hakları geri istedikleri için, babaerkil düzeni protesto ettikleri için. Sesini yükselten, kendi inançlarını ortaya koyan, üstelik bunu hiçbir silah, vahşet kullanmadan, sadece bedeni ve bir kareyle yapmaya çalışan genç bir kadından böylesine korkuyorlar işte. Bu durumun ne kadar tehlikeli olduğunu göstermiyor da, ne gösteriyor? Biz her türlü dine ve onun topluma aşıladığı dayatmalara karşıyız. Dine sarılan insanlar, gittikçe daha da marjinalleşiyor ve ‘ahlak’ gibi kelimeleri kullanarak saldırganlaşıyor.
GEZİ OLAYINDA GÜCÜNÜZÜ GÖSTERDİNİZ, PES ETMEYİN!
Türkiye ayağının ilk aktivisti Güntülü Sar’ın aldığı tepkiler yüzünden ayrıldığı ilan edildi sosyal medya hesabından?
- Gencecik bir kız ve ölüm tehditleri ve hakaretler alıyor. Bu tepkiler yüzünden biraz temkinli gidiyoruz. Diğer üyelere gelince, onlar sadece destekçimizdi. Bize destek olmak isteyenlerden, sosyal medya üzerinden protest tavırlarını gösteren bir fotoğraflarını istedik. Desteklerini çekebilirler, bu onların kendi bileceği iş. Ama FEMEN örgütünün ideolojisine bilen herkes, bizim dinlere karşı olduğumuzu da bilir. Yani ‘şaşıracak’ bir şey yok bunda. Kaldı ki, her geçen gün daha fazla destek fotoğrafı alıyoruz kadınlardan ve erkeklerden. Sosyal medya üzerinden de istediklerini yazsın çizsinler, FEMEN sahada iş yapan bir organizasyon, kimin ne dediği de pek umurumuzda değil, Sadece tepki çekmek istiyoruz anti-demokratik oluşumlara
Yani FEMEN’in Türkiye oluşumu devam edecek…
-Kesinlikle. Daha önce Türkiye’de eylem yaptık bildiğiniz gibi, şimdi ise oluşumumuzla daha sert ve aktif bir biçimde geliyoruz. Buradan hem bu mesajı veriyorum, hem de karşımızda olanları tehdit ediyorum: Bizi durdurmaya çalışmayın. Laik ve entelektüel olan herkes bize destek vermeli. Türkiye’de durum şu an çok kritik. İslamcı hareketler, gittikçe daha fazla baskıcı hal aldı. Taksim’de, Gezi olaylarında tüm dünyaya nasıl güçlü bir biçimde baskılara karşı direnebileceğinizi gösterdiniz. Şu an daha da güçlü, daha tepkili ve provokatif olma zamanı. Siyahla beyaz, ölümle yaşam, geçmişle gelecek arasındasınız. Ya laikliği tüm dünyaya gösterecek muhteşem bir örnek olacaksınız, ya da İslami hareketin zalimliğine kapılacaksınız.
Örgütünüze katılacak eylemcileri nasıl seçiyorsunuz?
- Yeni bir ülkeye girerken, bize başvuruyorlar. Sonra buluşuyoruz ve kendisine eğitim veriyoruz. Mesela Güntülü örneğinde olduğu gibi. Bizimle iletişime geçti, tanıştık, Paris’e geldi ve iki hafta eğitim aldı.Yeni bir coğrafyada oluşum hazırlarken, eylemcilerimize oluşumumuzun ideolojisi, yapmak istediklerimiz, daha önce yaptığımız protestolarla, karşılaşabileceği tepkilerle ilgili kapsamlı olarak bilgilendiriyoruz. Aynı düşünce yapısında olduğumuzdan emin oluyoruz.
Sadece 15 dakikalık şöhret olmak için ya da “Öyle ya da böyle gündemde olayım” zihniyetiyle hareket eden isimleri nasıl ayıklayabiliyorsunuz?
- FEMEN demek ‘şöhretli’ olmak demek değil ki… Tam da tersine çok zor bir hayat. Şiddet görüyorsunuz, susturulmaya çalışıyorsunuz, çevreniz tarafından dışlanıyorsunuz. 25-27 yaşında gencecik kızların omuzuna yüklenmek için çok ağır yükler bunlar. Bu bedeli düşünceleri için ödemeye hazırlar ve de…
"FEMİNİST MÜSLÜMAN OLMAZ"
Hareket planınız ne?
- Çok yakında öğreneceksiniz zaten ama şu anda sizinle bunu paylaşamamam. Daha önce Türkiye’de protesto yapmaya çalıştığımızda bazı insanlar tarafından önümüz kesildi ve saldırıya uğradık.
Polis tarafından mı?
- Polis mi, sivil polis mi kim bilemiyorum… Ama tek bildiğimiz hareket planından önceden haberdar olup, engellemeye karşı ellerinden geleni yaptıklarıydı
Aldığınız tepkiler arasında soyunmanın gerekli olmadığını savunan, tesettürlü Müslüman feminist grup ‘1453 Femenleri’ adlı oluşum dikkatinizi çekti mi?
- Hayır, ama şimdi bakacağım. Bu tip Müslüman Feminist hareketini iyi kötü tanıyorum. Belki kızacaklar ama ‘Müslüman Feminizm’ diye bir şey olamaz, bu bir oksimoron. Kadınları bastırmak için oluşturulmuş bir düzende feminist hareketten bahsedemezsiniz. Burka dediğiniz bir ‘utanç çuvalıdır’ Güya diyorlar ki, erkeklerin tecavüzünden, tacizinden koruyormuş. Peki istatistiklere bakalım: İslami ülkelerde, özellikle radikal kesimlerde tecavüz oranları ne kadar? Kadın vücüdunu sadece arzu değil, utanılması gereken bir şeymiş gibi gören bir anlayış. Müslüman kelimesi, feminizmin tam karşıtıdır. Kadın egemenliğine değil, eşitliğe bile karşıdır. Kaldı ki, tüm dinler de böyledir. Müslüman/Hristiyan/Yahudi diye sınıflandırılmayacağımız, kendimizi kadın/erkek hatta daha da doğru olarak ‘insan’ olarak adlandıracağımız günler gelecek. Buna inanıyorum. FEMEN bunun için oluştu zaten.
Birkaç gün önce, Türkiye’de Meclis’e başörtüyle girme hakkı kazandı kadın vekiller… Dine ve dini sembollere bu kadar karşı olarak, sizce bu gerileme mi yoksa bir zafer mi?
-Kesinlikle bir zafer. Kadınlar siyasi arenada ne kadar çok yer alırlarsa, seslerini ne kadar çok yükseltirlerse, o kadar iyi. Bugün kadın-erkek eşitliğinden bahsediyoruz ama çok iyi biliniyor ki, ortada öyle bir şey yok. Erkeklerin koyduğu yasa ve kurallarla işliyor çarklar. Kadınlar 10 adım gerisinde tutuluyor erkeklerin. Ne eşitliği? Hakkımızı kazanmak için her türlü alanda savaşmalıyız. Meclis için bu değişikliği yapanları kutluyorum. Bunun için oy veren erkekleri de tebrik ederim. Umarım bu durumu ‘Kadınlar kapanmak istiyor’ şeklinde bir propogandaya dönüştürerek, yine kadınları bastırmak için bir alet olarak kullanmazlar.
HÜRRİYET
Via: ankarahaber.com
Short link: Copy - http://whoel.se/~vjsyF$4Qg