Başka yol yok: Ayağa kalkın

Gülüşü, kıyafeti, yaşam tarzı, bakışı, sözleri, doğumu, kürtajı... Elinden gelse kadını külliyen yasaklayacak bir sistemin çamuru içerisinde debelenirken bu kurguya kökten çomak sokanların cesaretiyle büyüleniyoruz. FEMEN, yeni eylemler konusunda ser verip sır vermeden, “Her zaman gizlidir, her an olabilir” sözleriyle yakın zamana göz kırparken, biz de mücadelenin o lirik yanına naçizane ancak samimi bir slogan iliştiriyoruz: FEMEN’in askerleriyiz!

Ülkenin son haftalarda tartışılan sorunları bile “haddimizi aşıp” iktidara, farklı yöntemler yaratarak cevap vermemize neden oluyor. Türban neredeyse anaokul kapısını zorlayacakken, operada tayttan şalvara yatay geçiş yapılıyor. Mezhepçi tavrını “işin doğası gereği” kadınlar üzerinden sürdüren iktidar, bir yandan da “kadrolu yandaş tacizcinin” toplum içinde tehlike olmadığını öngörüyor. Yoksa... Pek manidar göndermeler mi bunlar? “Yaşın kaç olursa olsun, eğer türbanın yoksa...” “Daha da fenası tayt giymişsen...” Tecavüzcü yerine mağdura yüklenip “Üstünde ne vardı” diye sorma âdeti yeni bir boyut mu kazanıyor? Kaçak oynayıp belden aşağı vuranlara, belden yukarısı çıplak olanlar üzerinden küçük ve naçizane bir bayram paketi sunuyoruz. Aslında tarihte ve dünyada kurulan korku imparatorluklarına karşı suskunluğun bir gelenek olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte boyun eğmeyen ve susmayanlara da tanıklık ediyoruz. Tüm dünyada yaptıkları sert ve çıplak eylemlerle ses getiren FEMEN’in kapısındayız.

 

Modern zamanların Amazonları

Rahat yay gerip, ok atabilmek için göğüslerini kesen ve “Amazon” olarak bilinen mitolojik kahramanların adeta günümüzdeki yansıması FEMEN’in kurucu üyelerinden Inna Şevçenko ile Türkiye ve dünyada olupbiteni konuşuyoruz. Şevçenko, Femen’e birkaç zaman önce Türkiye’den de aktivistlerin katıldığından söz edip sayının önümüzdeki zamanlarda artacağından şüphe etmediklerini anlatıyor: “Hiçbir hareket bir anda gelişmez. Türkiye’de yaşayan 10 kadının katıldığı fotoğraf kampanyaları düzenledik. Ayrıca eylem öncesindeki teknik işlemlere yardımcı olan erkek üyelerimiz de var. Türkiye’deki kadınların bizlerle birlikte ayaklanması zor, bunun farkındayız. Geniş katılımlı eylemler biraz zaman alacak ancak bunu başaracağız!”

 

‘Biz varız, kabul edin’

Şüphesiz sert ve çarpıcı muhalefet dendiğinde ilk akla gelen aktivistler onlar oluyor. FEMEN kadınları, örgütlerini ilk kurdukları gün bile büyük ses getireceklerine inandıklarından söz ediyor. Inna Şevçenko bunu şu sözlerle aktarıyor: “En başında nasıl bir yolculuk yapacağımızı biliyorduk. Tüm dünyaya önerdiğimiz fikirlerimizle ortaya çıktık ve insanlar bunlara karşılık verdi. Bugün de baskıcı sistemin kurallarını ve onla mücadele etme yöntemlerini öğreniyoruz. Pek çok kişi, hâlâ ‘savaşan kadınlar’ gerçeğini kabul etmek istemiyor. Biz bunu kırmak için mücadelemizi sürdürüyoruz.” Peki, sansürün bu denli yoğun yaşandığı dünyada ve günümüzde bu tarz eylemler yapabilmek cesaret değil mi? “Elbette cesaret” diyerek anlatıyor Şevçenko: “Eğer cesur olmazsanız kaybedersiniz. Sistemler bizi çok vahşice kontrol ediyor, bu nedenle bugün zayıf insanlara yer yok. Korkabilirsiniz. Ancak korktuğunuzu yaparsanız cesursunuz demektir! Biz herkese cesur olmayı öneriyoruz.”

 

‘Erdoğan tıpkı Yanukoviç gibi kaçacak’

Türkiye’de muhalif kesime büyük bir baskı var. Çoğu kişi konuşmaya ve yazmaya korkuyor. Adeta korkunun kendisi gelenek oldu. FEMEN, sözcüsü aracılığıyla, “korkudan korkmak” denilen şeyi aşma ve her şeye karşı etkin muhalefet etme yöntemlerini aktarıyor: “Gezi Direnişi’nden bu yana Türkiye’deki protesto hareketlerini izliyoruz. Bu büyük ve muhalif gösteriler dışarıdan muhteşem görünüyor. Eylemler, insanların değişim istediğinin göstergesi. Bazı hatalar da yaptınız ve yapıyorsunuz. Ancak sonrasında, daha güçlü direnebilmek için bu hataları da yapmak gerekir.” Şevçenko, Türkiye’deki sorunların bir tarafıyla Ukrayna’da yaşananlara benzediğinden söz edip sert göndermeler yapıyor. FEMEN sözcüsü, alışık olduğu tarzda sözünü esirgemeden dövüşüyor: “Türkiye’de Recep Tayip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi ile birlikte insan hakları ve özgürlükler açısından daha tehlikeli bir durum oluştu. İslami rejim olasılığı güç kazandı. Bu çok korkunç. Ukrayna’da da insanlar ağır bir diktatörlük altında korkmuş ve sessiz kalmışlardı ancak insanları uzun süre baskı altında tutamazsınız. Sessiz kaldıkları süreçte özgürlük istekleri artar ve güçlerini keşfederler. Türkiye’de insanlar ayaklandığı zaman Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç’in Ukrayna’dan kaçtığı gibi Erdoğan’ın da Türkiye’den nasıl kaçacağını görebiliyorum. Dünyada sonsuza kadar kalan bir baskıcı rejim yok. Tamamı insanların gücüyle yenildi. Ayağa kalkın! Haklarınızı almanın başka yolu yok. Kimse onları size getirmeyecek. Haklarımızı talep etmeli, onlar için dövüşmeliyiz. Onlar bize her gün eziyet ederken biz neden özgürlüğümüzü kazanmak için mücadele etmeyelim? Kadınların sesi duyulmalı. Her yerde ayaklanıp, giyinik ya da göğüslerimiz açık, dövüşmeliyiz!”

 

FEMEN'in askerleriyiz

Pek çok kişi FEMEN’in son olarak IŞİD’e karşı Paris’te yaptığı eylemden haberdar. FEMEN’in pek çok kişiye mücadele çağrısı da yaptığı biliniyor. Şevçenko, “İnsanları sessiz kalmamaya ve cevap vermeye çağırıyoruz çünkü IŞİD öyle yapıyor” diyerek aktarıyor: “Öncelikle bunun din temelli bir terörizm olduğunu kabul etmeliyiz. Din eleştiriye açık olmalı. Bununla ilgili tartışmalar yaratmak istiyoruz.” FEMEN, yeni eylemler konusunda ser verip sır vermeden, “Her zaman gizlidir, her an olabilir” sözleriyle yakın zamana göz kırpıyor. Bize ise mücadelenin kararlı gücünün yanına samimi bir slogan iliştirmek düşüyor: FEMEN’in askerleriyiz!

 

Türkiye'de sayımız artacak

Ukrayna merkezli dünyaca ünlü Uluslararası Kadın Hakları Örgütü FEMEN’in 11 ülkede şubesi, 300 üstsüz aktivisti ve dünya çapında kadınların yanı sıra erkeklerden oluşan 500 üyesi var. İnternet üzerindeki destekçi sayısı ise 200 bini buluyor. 2008 yılında Anna Hutsol tarafından kurulan, kadın haklarının yanı sıra başka toplumsal konulara da duyarlılık göstererek, çarpıcı eylemler yapan FEMEN, “Türkiye’deki eylemci sayımız da artacak” diyor.

Via: cumhuriyet.com.tr


Short link: [Facebook] [Twitter] [Email] Copy - http://whoel.se/~EeFs9$5Qf

This entry was posted in TR and tagged on by .

About FEMEN

The mission of the "FEMEN" movement is to create the most favourable conditions for the young women to join up into a social group with the general idea of the mutual support and social responsibility, helping to reveal the talents of each member of the movement.

Leave a Reply